Önceki yazımda, eski çocukluk yıllarının ne kadar güvenli, samimi ve temiz olduğunu anlatan bir e- posta iletisini sizlerle paylaşmıştım. Şimdi ise çocukların, günümüzde ne kadar güvensiz bir ortamda yaşadıklarını yazacağım.

Az önce izlediğim bir haberde şu anda Türkiye genelinde bilinen rakam olarak 1657 çocuğun kayıp olduğunu öğrendim. Bu rakamın 1016’sı kız çocuğu. 2009 yılının ilk beş ayında kaybolan çocuk sayısı ise 645. iki gün önce de Bitlis’te hastanede üç günlük bebek kaybolmuş. İnanılır gibi değil.

Aslında çocuk kaybolması eskiden beri var olan ama son yıllarda hızla artan bir olay. Kayıp sayısında öncelik İstanbul’un. Onu, doğu ve güneydoğu illeri takip ediyor. Peki, bu çocuklara ne oluyor? Başlarına neler geliyor? Nedenler tam olarak bilinmemekle birlikte en büyük tahmin, organ mafyasının işi olduğu. Bir diğer neden, Pedofili ya da sübyancılık. Yani, yetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi çocukları cinsel açıdan çekici bulması ve onlara cinsel eğilim duyması. İşte bu sapık istek yüzünden özellikle kız çocukları kaçırılıyor. Dilendirmek amacıyla kaçırılanlar da var.

Bu çocuklar küçük yaşlarında kendi istekleriyle kaybolmuyorlar. Hadi, 16 – 17 yaşındakiler bir şekilde evden kurtulmak amaçlı kendileri kaçıyor olabilirler. Fakat 8 – 9 yaşındaki çocuk bunu yapamaz. Tabi ki, kaçırılıyorlar. Kaçıranlar de belli; organ mafyası, çocuk tüccarları, cinsi sapıklar.

Sevgili anne ve babalar; sokaklar güvenli değil. Çocuklarınıza sahip olun. Küçük çocuklarınızı gözünüzün önünden ayırmayın. Tek başına ya da başka küçük bir çocukla alışverişe göndermeyin. Artık kimseye güven kalmadı. 25 yıl öncesinin Türkiye’si yok. Acımasız, çıkarcı, paragöz insan dolu etrafımızda. Çocuklarınızı bu konuda bilinçlendirin. Uzmanlar her ihtimale karşı, çocuklarınızın en son görümündeki fotoğraflarına sahip olun diyorlar. Bir de saç telini saklayın DNA testi için gerekebilir diyorlar. Hepsinden önemlisi ise çocuklarınızla bu tehlikeli durumu açıkça konuşmanız, onları bilinçlendirmeniz. Benim dileğim ise, Allah’ın küçük çocukları koruması, anne ve babaların da çocuklarıyla daha yakın bağlar kurarak, onları her konuda bilgilendirmeleri.

Şadan HERGÜNER