Bu blogumun dışında, çok aktif olmadığım ama yazıları çok okunan başka bir blogum daha var. Geçenlerde oraya yazı eklerken okuyucumun yaptığı bir yorum dikkatimi çekti. Aldatmak üzerine yazdığım bir hikayem için yorum yapmıştı. Karşılıklı mesajlaştık okuyucumla.

Bir kaç gün sonra bir baktım bana yeni yorum yazmış. "Ben aslında ve merakla "Kadını aldatan kadındır" sözüne ne yazacağınızı bekliyordum." demiş.
Ben bu sorunun yanıtını hemen verdim kendisine. Şimdi size de sormak istiyorum. Aldatmalarda aslında kadını aldatan kadın mıdır?


Benim okuruma verdiğim cevap şu oldu: "Bakın bu konu da haklısınız. "Kadını aldatan kadındır." Hiç bir kadın istemese bir başka kadının aldatılmasına vesile olmaz. Bu istem dahilindedir. Sadece gerekçeleri vardır. O ya da bu şekilde. Ama bu gerekçeler, aldatmaya vesile olma gerçeğini ortadan kaldırmaz.

Peki evli bir kadın, kocasını aldattığında durum ne oluyor? Bildiğiniz gibi evli kadınlar da evli erkekler gibi aldatma eylemi içinde oluyorlar.
İşte bu aldatmada durum yine aynı. Evli kadınla birlikte olan erkek, diğer erkeği aldatıyor. Yani bu aldatma olayına vesile oluyor.

Bu işler tek taraflı olmaz arkadaşlar. Yani suç sadece aldatan erkekte veya aldatan kadında değildir. Aldatma işi içindeki ikinci şahışlar da suçludur. Onların sütten çıkma ak kaşık olduklarını söylemek yanlış olur.

Benim söyleyeceğim tek şey var. Aldatan insan aslında kendini aldatır. Saklasa da, duyurmasa da bunu yapan kendi vicdanıyla hesaplaşır. Hemen olmasa bile bu hesaplaşma, günü gelince yapılır. Aldatmak yerine dürüstlüğü seçmek en doğrusu. Ama bunu becermek de yürek ister. Yani kolay değildir. Hele günümüzde hiç değil. Bu kadar yozlaşmış ahlak anlayışı içinde...

Dileğim, "Dürüstlüğü" aldatmaya değişmeyecek insanların çok olması...

Şadan HERGÜNER