GÜNCEM : KARDEŞİMİN DÜNYAYA TEŞRİFİ: İnsan yavrusu en zor büyüyen canlıdır . Önce annenin karnında uzunca bir oluşum ve gelişim yaşar. Tam 9 ay 10 gün sürer bu, bu arada insa...
0 Yorum
GÜNCEM : YIKA DÖKE OLGUNLAŞTIM: Çok garip bir döngümüz var . Allah bizi böyle yaratmış . Doğuyoruz, anamız- babamız bizi büyütüyor, öğretiyor, eğitim aldırıyor, evladım v...
Yenilerde ülkemizde de önemsenir oldu az eşya ile yaşama
konusu. Zaten kocaman evler pahalı olduğundan, herkesin parası yetmediğinden,
mecburen küçük evlerde yaşam fazlalaştı. İster kiralama ister satın alma… Hal
böyle olunca eşyaların da azalması farz oldu!
Amerika’daysa yaşanan ekonomik sıkıntıların ardından ortaya
çıkan bir akım var.100 eşya ile yaşamak. İnternet üzerinden örgütlenmiş olan
bu akımın öncüleri sıkı çalışıyorlar. Bir de kitap yayınlanmış konuyla ilgili. Dave
Bruno’nun 100 Things Challenge ( 100 şey ile yaşama becerisi ).
Amerikalıların, ekonomik
kriz sonucunda maaşlarının büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlamasıyla
ortaya çıkmış bu akım. Hayatlarını sadeleştirip, fazladan bir şey almamaya
başlamışlar.
Kolay değil tabi hayatı 100 eşya ile sürdürmek ama olası. Çokkk öncelerde
bu kadar eşya bolluğumu vardı? O dönemin
insanları nasıl yaşıyordu? Amerikalılar
bile tam bir tüketim toplumu olarak, her şeyi satın alma gücüne sahipken bu
akıma ayak uydurdularsa bizler de yapabiliriz. Belki 100 adet olmaz da 200
adetle başarırız bu işi. İlla ki, 1000 adet kişisel eşya ile yaşayacağız diye
bir şey yok ya.
Kitaptan
alıntılar yapılmıştı bir yerde okudum ve yazayım dedim buraya ilgi duyanlar
için:
* Öncelikle bir
liste oluşturun.
* Listede mutlaka olması gerekenlerin yanına bir işaret
koyun.
* Listeye yazdığınız ama emin olmadığınız şeyleri bir daire
içine alın ve sonra 100 şeyin altında kaldıysanız dâhil edebilir ya da
çıkarabilirsiniz.
* Liste dışında kalan her şeyden kurtulun. Eminim bu çok zor
olacak ama çok farklı bir deneyim olacak.
* Eğer 100 şey sizin için kolay olacaksa, daha düşük bir
sayı seçebilirsiniz. Limiti siz belirleyin.
Biz Türkler için 100 adet altında bir liste çok zor. Çünkü yılların
dayatmasıyla koca bir tüketim toplumu olduk. Üretim hak getire, sürekli
tüketiyoruz.
Sizi bilmem ama ben hafiften denemeye karar verdim. Olabildiğince sadeleşeceğim
eşya anlamında. Belki hedeflenen rakama ben de ulaşırım. Kim bilir?
Şadan
HERGÜNER
GÜNCEM : ÇOK BİRİKTİRDİĞİMİ ÖĞRENDİM: Öğrenmek dediğin iş doğumdan ölene kadar sürüyor. Öğrendiğin her yeni şey ne kadar az bildiğini gösteriyor. Anneciğimin lafı gibi , “bunu...
GÜNCEM : ESKİYE RAĞBET HİÇ BİTMEZ: Kendimi bildiğimden beri eskiye pek bir düşkünümdür . Otantik ve rüstik her şeyi severim. Buram buram tarih kokan mekânları, taş evleri ,...
Ünlü düşünür SOKRATES
demiş ki;
“Yeşillikler, toprağın çirkinciğini kapattığı gibi, tatlı
söz de insanların kusurlarını örter. “
Bizim de bir atasözümüz
var. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.”
İletişimin temelini çok konuşmak değil, çok ve iyi dinlemek
oluşturur. Karşındakini anlayacak, güzelce dinleyeceksin ki, uzlaşma olsun. Ama
konuşanın da kendini bilmesi gerek. Langur lungur, dan dan konuşursak ne
verebiliriz karşımızdaki insana. Daha çok germekten başka…
İletişim kurabilmek anlayışlı, hoşgörülü, sıcak diyaloglardan
geçer. Tatlı dilli olmak kazandırır, yalakalıkla hiç ilişkisi yoktur. Samimi ve
içten konuşmayı her aklı başında insan algılar. En sinirli insan bile,
karşısındaki kişi sıcak bir anlatımla, tatlı tatlı konuşuyorsa (bilimsel olarak da böyledir) sakinleşir.
Ne kadar saldırgan veya sinirli bir yapımız olursa olsun ya
da başka kusurlarımız bulunsun hiç fark etmez, karşımızda olan insanlarla
iletişimimizde güzel ve ılımlı konuşma yolunu seçersek, bu kusurlarımız
görünmez olur. Sinirliyken sükûnetle davranmayı kendimize ilke edinirsek çabuk
sakinleşiriz. Tıpkı en üzgün ya da sıkıntılı olduğumuzda, güzel anılarımızı
düşünerek sakinleştiğimiz gibi…
Şadan HERGÜNER
EBEGÜMECİNİN
FAYDALARI
Lezzetli bir yemek sebzesi de olan bu bitki, çok faydalıymış.
Faydaları
*Mide ve bağırsakların muntazam çalışmasını sağlar.
*Kabızlığı giderir.
*Mide bulantısı ve kusmaları önler.
*Ateşi düşürüp, vücuda rahatlık verir.
*Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir.
*Nezle, bronşit, nefes darlığı tedavisinde kullanılır.
*Lapası çıbanların olgunlaşmasını sağlar.
*Burun kanamasını durdurur.
*Dişeti hastalıklarını tedavi eder.
*Mide ağrısını keser.
*Burun tıkanıklığını giderir.
Ayrıca;
• Gastrit ve mide ülserlerinde
iyileştiricidir.
• Üst solunum yollan nezlesi ile bronşitte göğsü yumuşatıcı; balgam söktürücü ve öksürüğü kesicidir
• Üst solunum yollan nezlesi ile bronşitte göğsü yumuşatıcı; balgam söktürücü ve öksürüğü kesicidir
Bu gibi durumlarda kullanılmak üzere,
yaz boyunca ve sonbahar başlarında, bitki çiçekli olduğu sürece, yaprak ve
çiçekleri toplanıp gölge ve havadar yerde kurutulur. 2 tatlı kaşığı kurumuş
yaprak ve çiçek karışımı üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek 10-15 dakika
demlendirilip infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak
içilir.
Sağlık dolu günler dilerim.
Yeni iş akımlarından biri de Pazar sabahları, civar köylerde kahvaltı verilen yerlere gitmek. Çalışan insanın Pazar gününü temiz havada geçirme isteği giderek artıyor.
Hep kapalı mekanlar, kentin tozu, kiri ve gürültüsü, iş hayatının koşturması, insanları bir günlüğüne de olsa doğaya kaçmaya teşvik ediyor. İşte bu noktada köy evlerinde verilen kahvaltılar ya da doal ortamda oluşturulan kahvaltı - restoran mekanları devreye giriyor. Bu yazımda bazı örnekler vermek istedim.
Şu güzel ortam hangimizi çekmez ki? Sizler için yayınlıyorum
. Gözümüz gönlümüz açılsın.
Yorgun hissediyorsan, bitmiş ve tükenmiş olduğunu düşünüyorsan, hiçbir
şey yapmak gelmiyorsa içinden ruhun eskimeye yüz tutmuştur. Yaşlanmaya başlamıştır.
Belki yaşın gençtir ama ruhun yükünü almıştır. Tazelenmesi gerekir.
Her yaşta yaşarız bu duyguları. Yaşam kolay değil. Hep savaşmak
ister. Kazanmak için uğraşmak ister. Yaşam, varlığını sürdürmek için çabalama
ister. İşte bu uğraşlar ruhu eskitir. Ona enerji kaynağı bulmak gerekir. Bedenin
hengâmesine ayak uydurması için güç gerekir.
Ruhun en iyi tazelendiği yer doğadır. Doğa en güzel ruh yakıtıdır.
Bedene ve ruha şifadır. Gözle izlediğin tüm güzellikler ruhunu tazeler. Arındırır
ve güçlendirir.
Ruhun yorgunsa, için yangın yeriyse, düşünceler beyninin içinde
dört dönüyorsa, DOĞAYA çık. Bak muhteşem yaradılışa; nasıl vakti geldiğinde
tazeler kendini? Kurumuş dallar nasıl hayat bulur yeniden yeşerir? İşte sen de
öyle tazelenir, silkinirsin doğada. Yeniden için kıpırdar, huzurla dolarsın.
Yaşlanmasın diye ruhlarımız vaktinden önce; doğayla bütün olmayı
bilelim. Bedenimiz gibi ruhumuzda şifa bulsun ondan.
Şadan
HERGÜNER
Aşağıdaki
tedbirlerle kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir;
* Un ve
şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
* Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren ‘light’ hafif yiyecek ve
içecek tüketmeyin.
* Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin. Taş devri diyetini
uygulayın.
* Bol taze sebze ve meyve yiyin.
* Yeterli omega-3 alın; ayçiçeği, mısır, soya, pamuk ve margarin gibi yağları
diyetinizden çıkartın. Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları
(tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı) tüketin.
* Kefir, yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden
(faydalı mikroplar) zengin gıdalarla beslenin.
* Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
* Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse
manda sütü kullanın. Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
* Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.
* Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
* Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz). * Stresten uzak durun. * İyi uyuyun. * Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak durun. * D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın. * Yeteri derecede egzersiz yapın!!!! * Alkol kullanmayın. * İşlenmiş soya ürünü yemeyin. * Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir. * Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler! * Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir. * Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın.
Prof. Dr. Ahmet Aydın, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fak.Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı'nın önerileridir.
Geldi yine Mayısın 2.Pazar günü yani
anneler günü. Bu sembolik günde daha bir anne sevgisi artıyor sanki. Fazla hatırlanmayan
anneler hiç olmazsa yılda bir hatırlanır oluyorlar. Sembolik de olsa iyi ki var
bugün.
Anne dünyada karşılıksız seven ve
veren tek canlıdır. İstisnalar geneli bozmaz. Anne evladı için canını dâhil her
şeyini verir. Bir anne, 3- 5 çocuğuna da aynı sevgiyi, ilgiyi verir. Ama yeri gelir
hiç birisi bir anneye sahip çıkmaz. Örnekleri azımsanmayacak kadar çok.
Annesinin kıymetini bilmeyen, yaşamın
da değerini bilmez. Nasıl bilecek ki? Ona yaşam verenin, 9 ay karnında taşıyıp bin
bir acıyla dünyaya getirenin, yemeyip yedirenin kıymetini bilmiyorsa
yaşamınkini nasıl bilecek?
Anne hayattır, anne arkadaştır,
dosttur, öğretmendir, karşılıksız veren ve sevendir. Önemli olan yaşarken
annelerimizin değerini bilmek, olabildiğince az üzmek, sevgimizi bolca
göstermektir. Kaybedince yanmak, ağlamak, sızlamak çözüm değildir.
Bütün annelerimizin günü kutlu olsun. Kapıları
çalınsın, yüzleri gülsün, hatırları sorulsun. Kalpleri kırılmasın, üzülmesin ve
mutlu olsunlar. Tüm annelerin evlatlarından yana yüzlerinin gülmesini gönülden
diliyorum.
Şadan HERGÜNER
YENİ
AKIM; YİYECEK KAMYONLARI
Şadan
HERGÜNER
Yiyecek Kamyonları ve Mobil Büfe Minibüsler, dünyada hızla yaygınlaşırken Türkiye’de bu akıma ayak uydurdu
bile.
Yerleşik yeme – içme mekânları açmak çok maliyetli oluyor. Ama kamyonların
ya da minibüslerin bu konsepte uyarlanmaları daha ekonomik. Üstelik bambaşka
bir havaları var. Seyyarlar, nereye istersen konumlandırabilirsin. İlgi çekiyorlar
çünkü yeni bir tarz oluşturuyorlar. Bu tarzda daha uygun fiyatlı seçenekler
sunmak mümkün. Tonlarca kira ödemek, elektrik, su faturası ödemek yok. Hal böyle
olunca, kaliteli lezzetleri daha ucuza satmak olası oluyor. Ama şu gerçek var
ki; hazırladığınız yiyecekler hem kaliteli hem de çok lezzetli olmalı ki,
müşteri çeksin. Şöyle bir de kamyonun önüne salaş ama şirin oturma alanı
oluşturursanız, yanına da ayakta yeme – içme standı, değmesinler keyfinize…
Yiyecek kamyonlarının ve mobil büfelerin, 2017 yılında Türkiye’de büyük
patlama yapması bekleniyor. Ailecek bile çalışılacak bir tarz bu. Ya da yakın birkaç
arkadaş bir arada rahatlıkla yapabilirler. Hele yemek yapmayı bilen insanlar
bir araya gelirse kendilerine özgü mönüler oluşturup, bambaşka bir lezzet
seçeneği sunabilirler müşterilerine. Kaliteli teknik alt yapı ile hazırlanmış
bir kamyon ya da minibüs, albenisi ve lezzetli yiyecek seçenekleriyle yeni
kazanç kapısı olmaya hazır gözüküyor. Doğru yerleri de mesken tutarsa gelsin
paracıklar…
Türk dünyasında kutlanan mevsimlik
bayramlardan biri olan Hıdrellez, Hızır ve İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün
olarak kabul edilir. Hıdrellez’de 6 Mayıs'tan başlayıp 4 Kasım'a kadar olan
süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım'dan 5 Mayıs'a kadar olan süre
ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturur. Bu nedenle 5 Mayıs kış
mevsiminin bitişi olarak görülür ve Hıdrellez ile yazın gelişi kutlanır. Bahar
aylarıyla birlikte toprağın bereketlenmesi, insan açısından oldukça önemlidir.
Bahar ayının gelişi beraberinde bereketi de getirir ve üretilen üründe artış
yaşanır. Bu açıdan Hıdrellez’den beklenen bereket de idrak edilmektedir. Öte
yandan Hıdrellez’in kökeni tartışmalıdır. Bazıları Hıdrellez’in Mezopotamya ile
Anadolu kültürlerine dayandırırken, kimileri ise Orta Asya Türk kültürü ve
inançlarına kadar dayandığı yönünde görüş belirtmektedir. Bütün buna rağmen
geniş bir coğrafyayı etkileyen Hıdrellez’i tek bir kültüre mal etmek doğru
olmaz. Anadolu'da, Orta Doğu'da, İran'da, Balkanlar'da ve Doğu Avrupa
ülkelerinde bu çeşit kutlamalar yapılmaktadır.
HIZIR'IN
ÖZELLİKLERİ
Ölümsüzlüğün sırrını çözen
Hızır'ın bolluk ve bereket dağıttığına inanılır. Ülkemizde Hızır'ın kalbinin
temiz, Allah'a inan insanlara yardım eden, uğradığı yere bolluk, bereket,
zenginlik sunan, insanlara şifa ve derman dağıtan, bitkilerin yeşermesini,
hayvanların üremesini, insanların güçlenmesini, şanslarının açılmasını sağlar.
Hızır ayrıca uğur ve kısmet sembolü olarak görülür. Mucize ve keramet sahibi
olduğuna inanılmaktadır. Ülkemizde Hıdrellez olarak kutlanan 6 Mayıs, Hıristiyanların
inancında da doğanın uyandığı gün olarak kabul edilmektedir.
KUR'AN-I
KERİM'DE HIZIR
Hızır'dan Kur'an-ı Kerim'de
doğrudan isim olarak bahsedilmese de, Kehf Suresi'nde bahsedilen olaydan Hızır
çıkartılmaktadır. Kehf Suresi'nde Hz. Musa ile bir gencin kıssası
anlatılmaktadır. Musa ile gencin balıkları unutmasının ardından karşılarına
çıkan birinden bahsedilir. 65. ayette, "Derken, Katımızdan kendisine bir
rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan
bir kulu buldular." denilerek Hızır olarak atfedilenden bahsedilmektedir.
Hıdrellez gecesinde Hızır'ın uğradığı yerlere bereket ve
bolluk geleceğine inanılır. Bu nedenle yiyecek kaplarının, ambarların, para
keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler,
Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini
yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar. Aynı zamanda
dileklerini kırmızı kurdeleye bağlayıp gül ağacına asarlar.
Hizmet sektöründe her gün yeni gelişmeler, buluşlar ve
kolaylıklar hayata geçiriliyor. Son yılların en çok kazandıran sektörü kuşkusuz
hizmet sektörü! Öyle olmaya da devam edecek. Şimdilerde yeni bir akım var. Mobil
büfeler, çay ocakları ve kahve evleri… Pek sevimli oluyorlar. Her yerde görmek
mümkün onları… Caddelerde, sahillerde,
hastane girişlerinde kısaca insanların yoğun olduğu, uygun yerlerde görebiliyoruz.
Bence daha yaygın hale gelecekler. Hizmet müşterinin ayağına gitmeye devam
edecek.
Kioks denilen bizim
dilimizle küçük büfeler, dükkânlar hem AVM’lerde hem de caddelerde boy gösterir
oldu. Bu şirin ve küçük mekânlarda çoğunlukla yiyecek, çay çeşitleri ve kahve satılıyor.
Bayilik veren birçok yerli marka bile oluştu. Özellikle çay satışı için.
Çay bizim milli içeceğimiz olduğundan gün boyu tükettiğimiz
bir ürün. Önümüze hazır çay gelince de pek hoş oluyor doğrusu. Düşünsenize
alışveriş yapmışsınız, saatlerce dolaşmışsınız ya da bir yerden bir yere
koşturmuşsunuz ve karşınıza çay satan, çaydanlık şeklinde bir araba çıkmış ve
sıcacık bir çay sunuyor size. Kim hemen alıp içmek istemez ki? Ya da dumanı üstünde tüten bir kahveye kim
hayır der ki?
Eski çay ocakları ye da
büfeler daha modernize olup, gelişime ayak uydurup yeni biçimiyle yaşamımıza
girdi ve piyasası oldu bile. Fazla maliyet gerektirmeyen yatırımı ile yeni
kazanç kapısı olmaya başladılar. Çay ve kahve düşük maliyetli ürünler
olduğundan, kar marjı yüksek bir kazanç sağlıyorlar. İster seyyar olsunlar
ister bir noktada sabit olsunlar fark etmez, mobil çay ve kahve büfeleri hızla yayılacak
gibi gözüküyorlar.
Şadan HERGÜNER