Bir kez daha 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz. Bu günde ve haftasında yapılan şeyler hep aynıdır. Bir hafta boyunca kadın hakları, yapılanlar, yapılamayanlar, kadının Türkiye’deki ve dünyadaki yeri konuşulup durulur. Tartışmalar, görüş bildirmeler, televizyon programları, ana haberlerde konuyla ilgili haberler falan, filan… Bir de bu günü sadece eğlenceli yemeklerle vur patlasın, çal oynasın tarzında kutlayan kadınlar… En çok da bunlara üzülürüm. Sanki kadının bir adı var da bunu eğlenceyle kutluyoruz.

Peki, sonuç nedir? Kocaman bir hiç… Tüm dünyada olduğu gibi bizde de kadına hala bir meta gibi bakılır. Alınır, satılır cinsten, faydalanılması gerekir cinsten bir nesne. Evet, epeyce bir yol alınmıştır kadının değeri hakkında ama bu küçük bir paydır genele baktığınızda. Kimse bunun aksini savunmaya kalkmasın. Kendi ayaklarının üzerinde durabilen kadın sayısı nedir? Siyasette, iş dünyasında üst düzey durumunda olan kadının sayısı nedir? Evli olup da kocasının boyunduruğu altında olmayan kaç kadın var? Ne yazık ki, bu sayılar çok azdır. Genele oranladığınızda sayı düşüktür.

Ülkemizde kocasından dayak yiyen ama kimselere söyleyemeyen eğitimli kadının sayısı yüksektir. Köle gibi çalıştırılıp, başına vurularak parası elinden alınan kadınları hiç düşünmek bile istemiyorum. Ya, sığınma evlerinde olan, kocadan, babadan şiddet gören, sığınacak yeri olmayıp zorunlu olarak fuhuş batağına sürüklenen, çalıştığı yerde patron veya yöneticilerin tacizine uğrayan, sokakta kendini bilmez gözü dönmüşlerin tecavüzüne uğrayan kadınların sayısı ne kadardır?

Geleceğin anneleri olarak, erkek çocuklarını da yetiştirip topluma kazandıracak kızlarımızın eğitilmemesi ise ayrı bir acı. Oysa en önemli eğitimi onların alması gerekiyor ki, doğru düşünen, aklı başında erkek çocukları yetiştirebilsinler.

Benim dileğim; güçlü, kariyer sahibi, eğitimli kadınların daha çok örgütlenmesidir. Onların yapacağı gerçekçi çalışmaların artmasıdır. Ülkenin her köşesine ulaşmalarıdır. Kız çocuklarının eğitilmesinin ne kadar önemli olduğunu anlayamayanların anlamalarını sağlamalarıdır. Kadını bir meta gibi gören her tür zihniyete karşı güç birliği yapıp savaşmalarıdır.

Medyaya da seslenmek istiyorum. Lütfen yeter artık… Sayfalarınızı, programlarınızı, web sitelerinizi seks sembolü olarak kullandığınız kadın görselinden arındırın. Daha çok izleyici veya okuyucu derdinizi yaptığınız güzel işlerle çözün. Kadın vücuduyla değil. Örnek olacağınız yerde, daha çok teşvikçi oluyorsunuz. Sizler okumuş, aydın insanlar değil misiniz?
Neden kadını bu tarz bir obje olarak kullanıyorsunuz? Ve bu niyete kendini kurban eden kadınlara da seslenmek istiyorum. Ün, şöhret sadece bu yolla mı kazanılır? Yok mu sizin topluma vereceğiniz güzel hizmetleriniz, yetenekleriniz, becerileriniz?

Evet, 8 Mart 2010 yılında gözler önünde olan kadın manzaraları bunlar. Dünyada ve Türkiye’de durum böyledir. Yine de bu sembolik günü, bana acınacak halimizi hatırlatsa da kutlamak istiyorum. Sevgili hanımlar, Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun.

Şadan Hergüner