Kadınların haklarının erkekler tarafından yendiğini, önünün kesildiğini hep söyleriz. Bunun gerçeklik payı büyüktür. Fiziki güç üstünlüğü bulunan erkeklerin bir kısmı dilediklerinde bunu yapmaya devam da edeceklerdir. Kadınların erkek egemen dünyadaki sorunları sürerken bir de kendi aralarında yaşadıkları rekabet var. Erkeklerin önlerini kestikleri yetmiyormuş gibi kendi kendilerini de baltalıyorlar. Aslında erkekler arasındaki rekabet de az değil ama kadınlar arasında olan bence daha tehlikeli. Çünkü kadınlar yeri geldiğinde erkeklerden çok daha kurnaz, akıllı ve hırslı olabiliyorlar. O yüzden kadınlar arası rekabette yaşanacakların boyutu tehlikeli olabiliyor.

Artık kadınlar çalışma hayatının her kademesinde görev alıyorlar. İster istemez çalışan kadın olarak da birbirleriyle karşı karşıya kalıyorlar. Güçlerini birleştirerek güzel işler yapanlar olduğu gibi, rekabete girip, güç gösterisinde bulunanlar da oluyor. Kıran kırana geçen savaşlarda bir kadın kazanırken diğerinin canı yanıp, kaybediyor. Bu savaşlarda neler olmuyor ki? Kurnazlık, bilgi ve güç yarışı, hırs, tehdit, ispiyon ve hile… Hepsi kullanılıyor. Yalnız çalışma hayatında mı yaşanıyor bunlar? Hayır. Özel hayatta da kıyasıya yaşanıyor. Örneğin, iki kadın bir erkeğin peşindeyse, diğer kadını devre dışı bırakmak için aklına gelecek her şeyi yapabiliyor. Sanki dünyada başka erkek kalmamış gibi. Arkadaşlar, akrabalar arasındaysa farklı rekabetler yaşanıyor. Güzel ve bakımlı olmaktan tutun, zengin olmaya ya da iyi giyinmekten tutun daha sosyal ve aktif olmaya kadar pek çok konuda kadınlar arasında yarış yaşanıyor. Kalpler kırılıyor, yaralar alınıyor, yüz yüze bakamayacak konumlara bile geliniyor. Yakın bağlar kopuyor, dostluklar bitiyor, bir ego tatmin olurken, bir yürek acı içinde kıvranıyor.

Aslında rekabet, alanı doğru seçildiğinde gerekli bir durumdur. Rekabet ortamı, yapılan işlerin kalitesini artırır. İnsanları daha iyi olmaya daha çok çalışmaya ve yaratıcı olmaya yönlendirir. Burada doğru olan, alanı ve dozu iyi ayarlamaktır. Konuyu gereksiz bir yarış ortamına sokmamaktır. Özellikle kadınlar çalışma hayatında birbirlerini kırmak yerine güç birliği yapıp, kendilerine engel olan başka konulara karşı rekabet alanları oluşturmalılar. Zaten azınlıkta olan üst düzey kadın çalışanlar, birbirlerini kıskanıp, köstek olmaya değil, birlik olup sayılarını artırmaya çalışmalılar. Çünkü aralarında yaşadıkları bu gereksiz yarış onların değil, erkeklerin işine yaramaktadır. Erkekler, "Kadınlar bizim onlarla uğraştığımızı söylemek yerine, kendi aralarında yaşadıkları kavgalara baksınlar" demektedirler. Neden bu kozu onlara verelim?

Özel hayatta yaşanan rekabetlerde de durum farklı değil. Rekabetin konusu erkek ise, hiç değil. Bir erkek için iki ya da üç kadının rekabet halinde olmasına hiç anlam veremiyorum. Bu, tamamen erkeklerin işine yarayan bir durumdur. Paylaşılamayan erkek bir anda kendini "bulunmaz Hint kumaşı" sanıyor ve peşindeki kadınları istediği gibi yönlendiriyor.

Oysa günümüz kadını rekabet alanlarını iyi belirlemeli, anlamsız yarışlardan kaçınmalıdır. Aklını, kurnazlığını ve bilgisini kendini küçük düşürecek abuk sabuk konularda hemcinsleriyle yarışmak yerine, kadın haklarının korunması ve alınmasında kullanmalıdır. Şimdi kadınlar arası dayanışmanın ve güç birliğinin tam zamanıdır. Çünkü bizler, kurtuluş savaşında erkeklerle omuz omuza savaş vermiş yüce Türk kadınlarının torunlarıyız. Bize yakışan saçma sapan gündemlerle zaman kaybetmek değil, hakkımızı söke söke almaktır.

Tabiki iş yaşamında kadınlar arasında tatlı bir rekabet olmalıdır. Ama bu sadece daha iyi ve kaliteli işler yapmak için olmalıdır. Güç savaşlarına dönüşmesi yanlıştır. Biz kadınların üzerine düşen en önemli görev ise kız çocuklarının eğitilmesi ve okutulması konusunda var gücümüzle çalışmaktır. Kariyer sahibi, eğitimli ve bilgi sahibi tüm kadınlar güçlerini birleştirmeli, eğitimsiz Türk kadınını eğitme ve bilgilendirme çalışmaları yapmalıdır. İyi organize olacak kadın sivil toplum örgütlerine şiddetle ihtiyacımız vardır. Çünkü var olanların çalışmaları ve güçleri yeterli olamamaktadır. Unutmayalım iyi yetişmiş, eğitimli bir kız çocuğu, evlatlarını iyi yetiştirecek bir anne demektir. Biz kariyer ve bilgi sahibi kadınların yapması gereken de iyi yetişmiş kız çocuklarının sayısını hızla artırmak için çalışmaktır.

ŞADAN HERGÜNER