İnsan öylesine mükemmel yaratılmış bir varlık ki, bunu her düşündüğümde şaşkınlığım bir kez daha artar. Bu kusursuz denge beni büyüler. Düşünsenize tüm duygulardan birer miktar taşıyoruz. İyi ve kötü olmak da elimizde. Aklımız, mantığımız, duygularımız büyük bir denge içinde kullanılıyor. Tabi sağlıklı bir yapımız varsa. Bir bakıyorsunuz üzüntülüsünüz, sonra bir şey oluyor birden sevinip, o hüznü unutuyorsunuz. Tıpkı, umut ve hayal kırıklığının arka arkaya yaşanması gibi.
Hayat hiç kolay değil. Sürekli sorunlarla karşılaşıyoruz. Gün geliyor çok mutsuz, gün geliyor huzurlu oluyoruz. Yaşam hiçbir zaman tek düze olmuyor. Ben bu konuya hep dikkat ederim. Hem kendi hem de başkalarının hayatını gözlemleyerek izlerim. Ve görürüm ki bazı duygular, bazılarının hemen ardı sıra yaşanır. Çünkü sistem böyle bir uyumla kurulmuş. Tüm hayatı sürekli mutlu ya da sürekli mutsuz yaşamak mümkün değil.
Ben şu aralar yine böyle bir süreci yaşıyorum. Uzun zamandır gerçekleştirmeyi umut ettiğim bir isteğim vardı. O istek bana çok uzak gibiydi ama belki olur diye içimde hep bir umudum vardı. Zaman geldi umudumu yitirdim, zaman geldi küçük sürprizler onu bana geri getirdi. Bazen tamamen unuttum, bazen sürekli üstüne gittim. Gün geldi hayatın akışına bıraktım, gün geldi peşinden koştum. Üzüldüm, sıkıldım, kırıldım ama umudumu hiç yitirmedim. Aslında yitirdiğimi düşündüğüm anlarım da oldu. Ama bir süre sonra baktım ki o hala yüreğimin derinlerinde bir yerde duruyor. Sinsi sinsi uyuyor. Yüzeye çıkmak için zamanı kolluyor. Bu çok garipti. Yok, olduğunu düşündüğüm şey, beni bırakıp gitmemişti. İşte o an anladım ki insan umudu olmadan yaşayamaz. Sen gittiğini düşünsen bile o hep senin içinde.
Umudumun içimde olması hoştu, güzeldi de isteğime kavuşmak ne zaman olacaktı? Bu kez sabırsızlık başladı. Beklemek zorlaştı.” En iyisi son bir hamle daha yapmak dedim” kendime. Ve yaptım. Bir de baktım ki fırsat karşımda. İstediğim şeye kavuşmama küçücük bir zaman kalmış. Tabi, sevincimi tahmin edemezsiniz. Öyle mutlu oldum ki ayaklarım sanki yerden kesildi. Bir süre bu sarhoşlukla dolaştım. Artık isteğime sahip olmak üzereydim. Yıllarca beklediğim şey karşımdaydı. Elimi uzatsam tutacaktım. Orda öylece beni bekliyordu. “Bak seninim diyordu.” İşte dedim “sonunda oldu, artık ona kavuşma zamanı, hadi uzat elini ve onu al.” Çok sabırsızlanmıştım, o kısa zamanı bekleyecek gücüm yoktu, hemen benim olsun istedim ve harekete geçtim. Peki, ne oldu dersiniz? Evet, aynen düşündüğünüz gibi oldu. Ona kavuşamadım. Çükü o kısacık süreyi beklemeyip, acele ettim. Yanlış yaptım. Ve avucumun içine kadar gelmiş dünyalar güzeli bir kuşu ürkütüp, kaçırdım. Koca bir hayal kırıklığıyla kala kaldım. Hayat bu işte. Asla hata kabul etmez. Sabretmen gerekiyorsa, edeceksin. Beklemen gerekiyorsa bekleyecek acele etmeyeceksin. Sonra böyle yüzüp kuyruğuna geldiğin noktada bir bakarsın elinden uçup gidivermiş. Sende hayal kırıklığınla baş başasın.
Dedim ya, bazı duygular, bazılarının ardı sıra yaşanır. Bunu bir kez daha gördüm, kendi hayatımda. Şimdi ne yapacaksın diye sorarsanız, hemen yanıtlayım: Umudumun yeniden ayaklanmasını bekleyeceğim. “Kendini, hadi hazırsan harekete geç” diye hissettirdiği anda yeni bir hamle daha yapacağım. İşte o zaman fırsatı yakalarsam, bir daha sabırsızlık yapmayacağım. Sürecin tamamlanmasını bekleyeceğim. Yani hata yapmayacağım. Çünkü dersimi aldım. Artık avucumun içine gelen fırsatın gelişimini tamamlamasını bekleyeceğim. Ürkütüp, kaçırmayacağım. Ama tabi o bir kez daha gelirse…
Bu durumu sizinle paylaşmak istedim. Olur ya benim gibi bir konumda kalırsanız benim yaptığım hatayı yapmayın istedim. Bir de ilahi gücün hiçbir zaman bizi çaresiz bırakmadığını, eğer görmek istersek pek çok yolu bize sunduğunu vurgulamak istedim. Gözlerinizin hep açık olmasını, fırsatları kaçırmamanızı diliyorum. Yaşadıklarınızdan bir sonuç çıkarmayı da asla ihmal etmeyin.

Şadan HERGÜNER