Hanımlar, hadi gelin erkekler hakkında biraz dedikodu yapalım. Ama aramızda kalsın. Onlara pek duyurmayalım. Sonra şımarırlar. Çünkü bu kez, haklı oldukları konulardan bahsetmek istiyorum. Onların bizlerde sinir oldukları, hayret ettikleri ve sevdikleri şeylerden söz edeceğim. O yüzden duymasınlar diyorum.
Bazen onları çıldırtıyoruz. Yani çok üstlerine gidiyoruz. Hani kıskançlık krizlerimiz tutunca, onlardan şüphelenince galiba bir kısmımız, biraz abartıyoruz konuyu. Adamları doğduğuna pişman edenlerimiz bile var. Türlü denemelere tabi tutanlar, hatta peşlerine dedektif takanlar var. Zavallılar bu durumda ne yapacaklarını şaşırıyorlar, birde kuşkular yersizse düşünün hallerini. Bence bu paranoyak davranışlara hiç gerek yok ama yapılıyor işte. Eh kadın kadına benzemiyor. Ne yapalım. Ha bu arada yeri gelmişken bir şeyi vurgulamakta yarar var. Erkeği çok kıskanır ve bunu da belli ederseniz, yanlış yaparsınız. Çünkü kendini bulunmaz Hint kumaşı gibi görmeye başlar. Çapkınlık yapacağı yoksa bile, adamın aklına koyarsınız, yapar. Benden söylemesi.
Sonra, bizim iç güdülerimiz vardır. Pek önem veririz onlara. İçimizden bir ses, “bu işi öyle yaparsanız bir sorun yaşarsınız” derse, iş bitmiştir. Adam o konuda en ince detaylarına varıncaya kadar bir plan yapmışsa bile önemli değildir. “Olmaz” diye tutturuveririz. İşte erkekler bunu anlamazlar. Şaşırıp kalırlar, tabi hevesleri de kursaklarında kalır. Höt höt bir adamsa, söyleneni dinlemeyebilir ama ince, zarif ve kibar bir erkekse, “Aman ne halin varsa gör, kabahat bende senin için bir şeyler yapmaya çalışıyorum” der ve bir daha hiçbir şeyi tek başına planlamaz. Oysa istediklerini yapmayı denesek ne olur? Ölmeyiz ya…
Erkeklerin biz kadınlarda anlamadıkları, garip karşıladıkları bir konuda seyahate çıkarken bir sürü bavul hazırlamamız, “ o da lazım olur, aman bunu da alayım” derken, nerdeyse evi beraberimizde taşımamız konusudur. E haklılar, sonuçta bavulları taşıyanlar onlar. Valizlerin hamallığını yaparken canları çıkıyor.
Erkekler, kadınların yüzlerinde beliren en küçük kırışıklığı, aldıkları birkaç fazla kiloyu, ayna karşısında uzunca zaman geçirmelerini anlamakta zorlanırlar. Eh bu konuları çok abartan kadınlar da yok değil hani. Adama dakika başı, “bana baksana makyajım nasıl olmuş, yüzümde bir kırışıklık var sen de görüyor musun, saçım olmadı galiba, elbisem de mi kötü ne dersin?” diye sorarsanız, içine fenalık getirirsiniz. Sonra erkekler öyle çok abartılı makyajları sevmezler, boya küpüne düşmüş hatunlar onlara cazip gelmez, söyleyeyim size. Zaten kadın dediğin kendine güvenmeli, kendinle barışık olmalı. Erkeğin içini daraltmamalı bu tür konularla. İlla da içini daraltacağım diyorsanız, ipe sapa gelir konular bulmalısınız. Boş şeyler değil. Sanki sadece erkeklere güzel gözükmek için mi giyinip, kuşanıyoruz. Bunu öncelikle kendimiz için yapmalıyız.
Bir de erkekler, kadınların en ufak şeyi abarttıklarını, pire için yorgan yaktıklarını düşünürler Bizim çok alıngan olduğumuzu söyler, buna anlam veremezler. Şimdi bu konuda haklı oldukları bir yan var ama bizimde kendimize göre nedenlerimiz var. Bir kere biz kadınlar daha narin yapılı varlıklarız. Çabucak alınabiliriz. Bunu kabul etmeleri ve ona göre kendilerine dikkat etmeleri gerekir. Yani biz onların erkek arkadaşları değiliz ki, öyle garip şakaları falan kaldıralım, ya da “dan dun” konuşmalarına katlanalım. Ama pire için yorgan yaktığımız konusunda haklılar. Vallahi çok kızarsak, sorgusuz sualsiz yaparız bu işi. Ne demişler” yiğidi öldür ama hakkını ver”.
Ah bir de bizim uzun telefon konuşmalarımıza çok sinir olurlar. Sanki kendileri hiç yapmıyorlar. Elinden telefon düşmeyen erkekleri de biliyoruz. Ama biraz haklılar. Özellikle evde oturan hanımlar pek severler eşleri, dostlarıyla uzun uzun konuşmayı. Durum böyle olunca ne oluyor? Telefon faturaları kabarıyor da kabarıyor. Erkeklerin, ödeyeceğim derken canı çıkıyor. Aslında bu konuda biraz daha anlayışlı olabiliriz. Ne dersiniz?
Son olarak yaptığımız dırdırlardan söz etmek istiyorum. Bazı kadınlar bu işi gerçekten çok abartıyorlar. Sürekli söylenip adamın kafasını vıdı vıdı yerler. Ay ne gereksiz bir şeydir. Sanki devamlı söylendiğinde istediği sonucu alacak. Alamazsınız; sadece onu sinir edersiniz, soğutursunuz. Zaten bir şey olacaksa olur, olmayacaksa ne yapsanız boştur. Ne diye hem kendinizi hem onu üzüyorsunuz. Bazı erkekler istenilen şeyi yapmak istemeseler de sırf dırdırdan kurtulmak için lanet okuyup yaparlar. Bazıları da inadına yapmaz. Bence durumu bu hale getirmenin hiç anlamı yok. İlişkiyi zedelemekten başka bir işe yaramaz. Yani erkekler bu konuda haklılar.
Peki erkeklerin kadınlarda sevdikleri şeyler nelerdir? Anlayışlı, huzur veren kadınları severler. Ne zaman başları dertte olsa, içleri daralsa, yardıma ihtiyaçları olsa, sevdikleri kadının yanında olmak, dizlerinde uyumak ve sevdiğine sığınmak isterler. Sevdikleri kadınların şefkat dolu kolları onları mutlu eder. Ve onlar, kendilerine erkek olduklarını hissettiren, heyecan veren kadınları severler. Yani hem huzur bulacak, hem de heyecan duyacaklardır. Bir de başarılarını, sevdikleri kadınla paylaşmak onlara çok iyi gelir.
Sevdikleri kadının aşamadığı bir sorunu olduğunda, kendilerinden yardım istemesi erkekleri mutlu eder. Korumacı yönleriyle hemen işe el atarlar. Sonra sevgililerinin onlarla yaramaz ve şımarık bir çocuk gibi konuşmalarını pek severler. Kendilerine ait bir giysiyi sevdiğinin üzerinde görmekse onlara ayrı bir keyif verir. En önemlisi de sevdikleri kadından bir çocuk sahibi olmak onları gerçekten çok mutlu eder.
Eh erkeklere bu kadar hak vermek yeter. Abartmayım değil mi? Şaka şaka. Her iki cinsin hakkıdır mutlu olmak. Seveceğiniz, huzur içinde olabildiğiniz ruh eşlerinizin olmasını tüm yüreğimle diliyorum.



Şadan HERGÜNER