Son yıllarda “Performans Ödevleri”, velilerin önemli bir sorunu haline geldi. Yıllar sonra yeniden ders çalışmaya ve ödev yapmaya başladılar. Üstelik bu ödevler onların okul yıllarında yaptıkları ödevlerden farklı. Epey bir araç, gereç, zaman, araştırma, yaratıcılık ve malzeme gerektiriyor. Kısacası işleri zor!

Anne ve babalar işten eve geldikten, yemek hazırlayıp yeme işini bitirdikten sonra başlıyorlar harıl harıl ders çalışmaya. Eee, kolay değil internetten araştırma yapılacak, önceden kırtasiye ve marketlerden alınan malzemeler hazırlanacak, ardından istenilen ödev bir sunum haline getirilecek. Ve bu sunum, çocuğa iyice öğretilecek ki çocuk yarın derste bunu öğretmenine ve arkadaşlarına anlatabilsin.
Değişen öğretim – eğitim sistemimize göre öğrenciler gördükleri bazı dersleri uygulamalı olarak öğreniyorlar. Artık ders kitaplarındaki bilgiler daha yalın. Çünkü performans ödevleriyle uygulamalı sunumlar hazırlayarak dersi yaşayarak öğreniyorlar. Araştırma yapmak için internet kullanmaları da gerekiyor. Sanki Türkiye’nin her yöresindeki, her evde internet varmış ya da her okulda yeterince bilgisayar varmış gibi. Ama internet cafeler var değil mi? Çocuklar oralara gidebilirler. Peki, nasıl gidebilirler? Veliler çocuklarını buralara yalnız göndermek istemiyor. Çünkü yaşanan pek çok saçma ve kötü olay var. Yani veli de çocuğuyla birlikte gitmek zorunda kalıyor.

Çocuklar araştırma işini hallettiler diyelim. Şimdi bunu istenilen ödev haline getirme işi başlıyor. Ama ne yazık ki bu iş, çocukları aşıyor. Bir eşya oluşturmak, maket hazırlamak, reklam prodüksiyonu yapmak, bir seminerin protokol düzenini ayarlamak, resimler ve objelerle bir konuyu anlatmak 9 – 10 yaşlarındaki çocuklar için çok kolay iş değil. Yapamıyorlar. Böyle olunca onların yerine veliler yapıyor ödevleri. Genelde bu işi anneler üstleniyor. Yani çalışan kadının işi bir o kadar daha artıyor. Çok yakın bir arkadaşım ki; kendisi çalışıyor, her görüşmemizde bana “Akşam yine çok dersim vardı, yoruldum.” diyor. İşin en kötü yanı ise bu durumu tüm öğretmenler ve okul yöneticileri de biliyor. Ne acı bir tablodur bu!

Öğretmen ve okul yöneticisi olan bir başka arkadaşım da bu sistemin yanlış olduğunu söylüyor. Yurt dışında denenip, başarısız olmuş bir sistem getirilip bizde uygulanıyor. İnsan şöyle düşünmekten kendini alamıyor, acaba amaç hiçbir şey bilmeyen, laylaylom çocuklar yetiştirmek mi, ne dersiniz? Notları öğrenciler değil, veliler aldığına göre durum bunu gösteriyor. Bize de, acınacak halimize gülmek düşüyor.
Sevgiyle kalın.

Şadan HERGÜNER