Ne dersiniz, zamanımız erkeği kadın ruhundan anlıyor mu? Bence pek anlamıyor. Hani o eski İstanbul beyefendisi dediğimiz erkekler olsa günümüzde neyse de. Biliyorsunuz onların soyu tükendi neredeyse. Yeni yetme erkeklerin, kadının bir ruhu olduğunun bile farkında olduğunu sanmıyorum. Biraz ağır oldu galiba ama gerçekler acıdır. Zaten tüketim toplumu olduğumuzdan beri insanların yapısı değişti. Her şeyi kolayca tüketiyoruz. İlişkilerimizi, sevdiklerimizi, hayatımızı... Üretmek, kotarmak şöyle dursun, tüketemediklerimizi de hemen kaldırıp çöpe atıveriyoruz. Yani huyumuz suyumuz değişti. Tabi, toplumsal değerlerimiz de. Bırakın kadın ruhundan anlamayı, büyüklerimize saygı göstermez olduk.

Gelelim konumuza! Her şeyden önce kadın ve erkek, ruhsal ve fiziksel açıdan birbirinden farklı özelliklerle yaratılmışlardır. Yani birbirlerini tam olarak anlamalarını beklemek doğru olmaz. Ancak anlayış gösterip, saygıyla birbirlerini kabul etmeleri gerekir. En azından ben böyle düşünüyorum. Şimdi kadın ve erkek farklı özelliklerde varlıklar olunca, her zaman uzlaşmaları mümkün olmuyor. Bence kadınları erkeklerden farklı kılan en önemli özellik ruhlarında gizlidir. Kadın ruhu daha duyarlı, sabırlı, duygusal, dayanıklı ve hassastır. O yüzdendir ki, doğurganlık gibi bir ayrıcalık kadına verilmiştir. Kadın, anne olma özelliği ve duyarlı ruhuyla erkeğe oranla bazı alanlarda farkındalığı daha yüksek bir varlıktır. Olayları ve insanları detaylı algılar, farkına varır. Üstelik kadın ruhu acılara erkekten daha dayanıklıdır. Acısını içinde tüm hızıyla yaşar ama etrafına belli etmez. Erkeğe oranla daha kolay affeder. Fiziksel olarak narin yaratılan kadının ruhu da incedir. Anlaşılmak, ilgilenilmek, özen gösterilmek ister. O annelik özelliği gereğince hayatındaki erkeğe de korumacı yönüyle yaklaşır. Sahip çıkmak, besleyip, büyütmek ruhsal özelliklerinin içinde vardır. Erkeğin onu anlamasını karşılık vermesini bekler. Peki, erkek onu yeterince anlayabilir mi? Hayır. Çünkü erkek bu özellikleri kadın gibi yoğun biçimde ruhunda barındırmaz. O yüzden erkekler kadın ruhundan pek anlamazlar. İstisnalar vardır ama onlarda genel kuralı bozmazlar.

Erkekler doğaları gereği biraz katıdır, serttir, incelikten yoksundur. Onlar fiziksel olarak güçlü yaratıldıklarından, bu güçlerini kullanmayı severler. Hatta zarif, kibar, anlayışlı erkeklerle karşılaştığımızda, “Kadın ruhu gibi ince ruha sahip bir adam,” demez miyiz? Deriz tabi. Çünkü alışılmadık bir durumdur. İşte bu yüzden erkekler kadınları zor anlarlar. Onlar biraz “höt höt” yapılı varlıklar oldukları için dıştan duyarlı görünseler bile özlerinde bu özellik vardır ve yeri geldiğinde hemen kullanırlar. En efendisi, medenisi, eğitimlisi bile damarına basıldığında bu yüzünü gösterir. Gerçi şimdi diyeceksiniz ki kadınların içinde yok mu “höt höt” tipler? Var ama erkeklerle kıyaslandığında devede kulak kalır. Şimdi bu durumda nasıl beklersiniz “höt höt” bir adamın, ince ruhlu, zarif, narin bir kadını anlamasını? Bu biraz hayalcilik olmaz mı? Ama şunu da vurgulamak gerekir. Erkekler kadın ruhunu anlamak için uğraş vermişlerdir. Özellikle sanatçı erkekler. Onlar bunu başarabilen en önemli kesimdir. Bir de kişisel gelişimini kemale erdirenler kadını iyi anlar. Dedim ya her iki cins farklı özelliklerle yaratılmış. Birbirlerini tam anlamaları zor…

O zaman yapılacak tek şey, karşılıklı saygı ve anlayışla, dengeli olarak kabullenmektir. Yoksa sorun devam eder. Kavga, gürültü eksik olmaz. Zaten bunlarla ezilen taraf, narin yapılı kadın ruhudur. Bence erkeği yöneten taraf olan kadının, bu durumu da kendisi çözmelidir. “Şu erkekler bizi niye hiç anlamıyor,” demek yerine, “ onların bizi anlaması mümkün değil, iyisi mi biz idare edelim.” demesi gerekir. Aksi takdirde kadın kendini boş yere üzer.

Sevgiyle kalın.

Şadan HERGÜNER