Haziran’ın 3. Pazar’ı “Babalar Günü” olarak kutlanıyor. Son yıllarda “Anneler Günü” kadar da önem kazanmış durumda. Anne ve babalarımızı tek gün ile hatırlamıyoruz tabi ki. Ama bu özel günlerle onlara verdiğimiz değeri biraz daha yoğun göstererek sembolize ediyoruz. Ben bu günleri illa da tüketime katkı sağlayan günler olarak görmüyor aksine destekliyorum. Özel günlerle sevdiklerimizi tüm dünyada aynı günde onere etmek bence evrensel bir bütünlük oluşturuyor.


Babalarımızın bu özel gününde önce kendi babamın sonra tüm babaların, Babalar Günü’nü kutluyorum. Hepsine sevdikleriyle birlikte olacakları güzel süreçler diliyorum. Bir babanın evladının yaşamında nasıl önemli bir yer tuttuğunu ise kendi babamla olan bağımdan söz ederek vurgulamak istiyorum.

Bir çocuk için baba, güvence demektir. Koruyan, kollayan, arka çıkan güç demektir. Gerektiğinde sığınılacak en güvenli limandır. Babam da benim için öyledir. Bilirim ki ne zaman başım darda olsa o benim arkamdadır. Yalnız benim değil erkek kardeşimin de arkasındadır. Bizi sık sık sorgular. Sorgudaki amaç bir sıkıntımızın olup olmadığını anlamaktır. Kontrol mekanizması her daim çalışır. Biz sıkılsak, söylensek de onu elden bırakmaz. Çünkü o bu mekanizmayla, “Siz kaç yaşında olursanız olun, benim evlatlarımsınız, sizi korumak benim görevim.” Demektedir. Zaten anne ve babaların gözünde çocukları hiç büyümez. Babam da bunu bana hep hissettirir. “Sen dur bakalım, nereden bileceksin ki daha dünkü çocuksun.” Dediğinde, bu duyguyu iliklerime kadar duyumsarım.

Babam çok yetenekli, düzenli, disiplinli ama biraz da dediği dedik bir adamdır. Sözünü dinlemek, söylediklerine pek karşı çıkmamak gerekir. Aksi halde hemen karşı atağa geçip, “Bak kızdırma beni, şimdi toplar çantamı çeker giderim.” diyerek gözdağı vermeye bayılır. Ama bilirim ki o, aslında gitmek istemiyordur, sadece hala baba otoritesini güçlü tutmaya çalışıyordur. Eee bu da hakkıdır zaten.

Bana geldiği zaman hemen sorar: “ Benim yapacağım ne işlerin var? Eksiğin gediğin nedir?” Çünkü babam bilir, o gelince yaptıracağım bir dolu küçük tamiratlar, benim yapamadığım onu bekleyen işlerim vardır. Neredeyse daha ilk geldiği gün bu işleri halletmeye başlar ve hemen bitirir. Artık içi rahatlamıştır, ihtiyaç duyulan bir baba olarak evladına yardım etmiştir. Bu onu mutlu kılar. Fakat benim babam sıkıntılıdır. Olduğu yerde fazla duramaz, hemen evine gitmek ister. Kimselere yük olmayı sevmez. Çocuklarına bile. Babamın gitme isteği gelince bilirim ki, şimdi içi huzurludur. Gelip beni kontrol etmiştir, eksiğimi gediğimi tamamlamış, yapılacak işleri bitirmiş, beni denetimden geçirmiştir. Onun açısından ben iyiyim ve güvendeyimdir. O halde artık evine gidebilir.

Böyle bir babaya sahip olduğum için çok şanslıyım. Biliyorum, her baba aynı nitelikte olmuyor. Ama inanıyorum ki tüm babalar için evlatları özeldir. Canları pahasına çocuklarını sahiplenir, korurlar. Sevgilerini çok dile getiremeseler bile, davranışlarıyla hissettirirler. Babalarımıza karşı öncelikli görevimiz onlara değer verdiğimizi, bizler için ne anlam taşıdıklarını onlara göstermektir. Ebedi ayrılık vakti gelene kadar yakınlığımızı koruyabilmek ve onları üzmemeye çalışmaktır.

Tüm baba – evlat ilişkilerinin güzel olması dileklerimle…

Sevgiyle kalın.

Şadan HERGÜNER