Translate

GÜNCEM : İNSANLIK YOK OLDU

GÜNCEM : İNSANLIK YOK OLDU: Sevgili güncem içimden cıvıl cıvıl şeyler yazmak geliyor ama yazmaktan utanıyorum . Etrafım bu kadar acı doluyken nasıl yazayım? Nereye...
Doğduğu gün olan 22 Haziran’da, Ramazan ayında, 71 yaşında Allahın rahmetine kavuştu milyarların sevgilisi Profesör Yaşar Nuri Öztürk. Seveni kadar sevmeyeni, lanetleyeni de çoktu. İşine gelmeyenler onu anlamak istemedi ve anlamadı. O ve onun hocası konumunda sayılan Profesör Süleyman Ateş korkmadan, yılmadan gerçekleri söylediler. İslamiyet’i yobaz düşüncelerden, hurafelerden arındırmak için çalıştılar. 50’ye yakın kitap yazdı Yaşar Nuri Öztürk. Eserleri birçok dile çevrildi. Türkiye’de Kur'ân-ı Kerîm'in Özüne Dönüş Hareketi'nin öncüsü oldu. Benim gibi birçok insan, onun sayesinde ibadetini Türkçe Kur’an okuyarak yapmayı ve dinini Kur’an’dan okumayı öğrendi.

Sinirli, agresif bir yanı vardı. Dilinin kemiği yoktu. Pat diye söylerdi. Ama herkesin bir kusuru, zaafları vardır. Kusursuz yaratılmış insan gördünüz mü hiç? Bu huyu da onun kendi sınavıydı. Allah ile arasında olan bir konu. Başkalarını ilgilendirmez. Yanlışlarımız ve doğrularımızla yaşar, sınavımızı verir gideriz. Kusuru yüze vurmak dindeki en büyük yanlışlardan biridir, unutmamak lazım.


Yaşar Nuri Öztürk, arkasında yığınlarca kitap ve paylaşım bırakmış, görevini yerine getirmiş bir Allah kuluydu.

Cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir aydın ilim adamıydı. Onun ölüm şeklini bile kötüye kullanan gerçek Allah inancından yoksun bazı kesimler şimdi yazıyorlar ama başlarına ne geleceğini acaba biliyorlar mı? Allah onu öyle bir zamanda aldı ki, merak ediyorum kaç kişiye nasip olur bu? Doğduğu günde ve ramazan ayında Hakkın Rahmetine kavuştu. Cuma namazında da defnedilecek.” Düşünenler için bunda bir ibret vardır.”
Nurlar, ışıklar içinde uyu hocam. Bende hakkın çok senden çok şey öğrendim, umarım helal edersin. Allah senden razı olsun. Mekânın en güzel cennetler olsun. Huzur içinde ol.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK KİMDİR?

Yaşar Nuri Öztürk, Bayburtlu bir anne ile Sürmeneli bir babanın çocuğu olarak Trabzon'un Sürmene ilçesinin Küçükdere köyünde doğmuştur. Çoğu Çaykara'da bulunan Niyazoğlu sülalesindendir. İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak aldı ve dokuz yaşında hâfız oldu. On yıllık klâsik medrese eğitiminden sonra hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamladı. 12 yıl imamlık ve vaizlik yaptıktan sonra üniversiteye tekrar dönerek 1980 yılında "İslâm Felsefesi" konulu doktorasını tamamladı ve 1986 yılında aynı dalda doçent oldu. Ortadoğu, Balkanlar, Avrupa ve Afrika ülkeleri, ABD, Güney Kore ve Japonya'da kendi alanı ile ilgili akademik araştırmalar yapan Öztürk, ayrıca Fransa'da Grenoble Üniversitesinde çalıştı. New York'ta "İslâm Düşüncesi ve Çağdaş Sûfî Düşünce" dersleri okuttu.
Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde çeşitli çalışmaları bulunan Yaşar Nuri Öztürk, 1978 ve 1982'de "Türkiye Millî Kültür Vakfı" ödülünü kazandı.

Hayat Hikâyesi

Yurt dışında ve yurt içinde pek çok yerde İslâm dininin zihniyeti, insan ve insan hakları konularında konferanslar verdi. Türkiye'de Kur'ân-ı Kerîm'in Özüne Dönüş Hareketi'nin öncüsü olan ve Time Dergisi’nin gerçekleştirdiği "20. Yüzyılın En Önemli Kişileri" listesinde kamuoyunca belirlenen yüz isim arasında ilk on arasına giren Yaşar Nuri Öztürk[4] aynı zamanda da, Türk üniversitelerinde öğretim üyesi ve dekan olarak 26 yıl görevde bulundu. ABD-New York’ta (The Theological Seminary of Barrytown) bir yıl misafir profesör olarak “İslâm Düşüncesi” dersleri okuttu. Aynı süre içinde The World Scripture’ın İslâm bölümünün hazırlanışında görev aldı. Büyük çoğunluğu İslâmiyet hakkında elliye yakın kitabı vardır.


Şadan HERGÜNER

GÜNCEM : BABASIZ BABALAR GÜNÜ

GÜNCEM : BABASIZ BABALAR GÜNÜ: Uzun bir aradan sonra bugün geç uyandım . Biraz uykusuzluk çekiyorum. Az uykuların üzerine çok uyumak da insanı sersem ediyor. Uyuşuk bir...

GÜNCEM : MODERN KÖY YAŞAMI

GÜNCEM : MODERN KÖY YAŞAMI: Bugün biraz hayallere dalma havasındayım . Hayaller olmazsa yaşama tutunmak zorlaşır. Ne yalan söyleyeyim, uçuk kaçık olmayan pek çok haya...

SEN NEYSEN YAŞAM DA ODUR

İnsanlar birbirlerine kazık atmaya pek hazırdırlar. Ufacık bir kıvılcıma bakar bu iş. Eğer vicdanı yeterince güçlü değilse, merhamet yoksunuysa, o kıvılcım çaktığında iş bitmiştir. Kuyular kazılır, kazıklar çakılır, senaryolar yazılır. Ardından eller ovuşturulup, seyre geçilir.

İnsanoğlu bir kez kızmaya, kıskanmaya, kendine yanlış yapıldığını düşünmeye görsün, fazla sorgulamadan harekete geçer. Önüne arkasına bakmaz. Hırsını alacak, acısını çıkaracaktır.

Ama düşünen, merhametli, vicdanlı, empati yeteneğine sahip, şer gördüğünün içinde da hayır arayan, doğru ve dürüst insansa olayı akışına bırakır. Hakkını savunur ama kazık atmaz, yalan ve iftira yoluna gitmez. Aklına, vicdanına ve yüreğine kulak verir. Kızgınlıkla hareket etmez. Gerektiğinde affetmeyi bilir. 
Bilir ki, kendi doğruysa, hayat da er geç ona doğru olanı gönderecektir.


Şadan HERGÜNER

DARALDIĞINDA BİLE VAZGEÇME

Çok sıkıntılı ve acılı bir dönemden geçiyor ülkemiz. Uzun süredir kan dökülmeyen gün yok gibi. Ya terörle ya sadist ruhlu insanların eylemleriyle ya da kadın ve çocuklara uygulanan şiddetle sayısız ölüm oluyor. Çok can yanıyor çok acı yaşanıyor.



Yaşananlara kayıtsız kalmak mümkün değil. Çünkü olaylar ülkenin her yanına dağılıyor. Çözüm nerede diyorsunuz? Hep mi böyle gidecek, nereye kadar? İçiniz kan ağlıyor. Ne cefalarla, acılarla, fedakârlıklarla kurulmuş, ateşlerin içinden var edilmiş ülkeniz için yüreğiniz yanıyor. Giden canlar için üzülüyorsunuz.
Ama yılmamak lazım! Çökmemek, azimli olmak ve çalışmak lazım…

Mevlana şöyle demiş:

“Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme.  İşte orası kaderinin değişeceği noktadır.”

Biz de birlik içinde bunu başarmalıyız. Zarar ve şer odaklarını yıkmalı, umutla kaderimizin yeniden değişeceği noktaya varmalıyız. Gözümüzü açmalı, görmekten korktuklarımızı görmeli, kafamızı kuma gömmemeliyiz.
Hiçbir zaman tam huzur, mutluluk ve tek düzelik yoktur ama kötülüklerin bu kadar çok olması da doğru değildir. Azaltmak, uyumu sağlamak, fitneleri olabildiğince temizlemek yine bizlerin elindedir. Şimdi birlik ve beraberlik zamanıdır.


Şadan HERGÜNER 


Yüreğinde sevgi yoksa hırsların sonsuzsa, hep benim olsun diyorsan; ne kadar çok kazansan da huzurun olmaz. Maddi kazancın da bir huzuru vardır. O huzur manevi doyumla pekişir. Paylaşanın kazancı fazladır. Paylaşmayanın kazancı, manevi huzur eksikliğiyle birlikte bereketsiz olur.





Hz Mevlana der ki;

1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6. Hoşgörülükte deniz gibi ol.

7. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Yaşamın huzurlu ve bereketli olması için her anlamda paylaşmayı ilke edinmişimdir. Param yoksa yiyeceğimi, o da olmuyorsa bilgimi paylaşmayı seçenlerdenim. Manevi huzurun hazzı çok başkadır. İçimin sıcacık bir meltem esintisiyle dolup taşması gibi gelir bana.

Henüz yaşamayanlar varsa bu duyguyu, en kısa sürede yaşamalarını tüm yüreğimle diliyorum.   

Şadan HERGÜNER

İSTERSEN GÖRÜRSÜN

Bizde “bakar kör olmak” diye bir deyim vardır. Ne güzel özetler bazılarımızın durumunu. Genelde görmek istediklerimizi görürüz. Bazen bakarız ama görmeyiz. İşimize gelmez çünkü gördüklerimiz. “A görmemişim” der geçeriz soran olursa. Ya da “dikkatli bakmamışım” deriz.

Güzele bakmak güzeldir de ya çirkin olanları görmemek ne kadar güzeldir? Oysa yaşadığımız dünya çirkinlikler, haksızlıklar, yokluklarla dolu. Nereye baksak fark ederiz bunları. Peki, ben görmezsem, sen görmezse, o da görmezse kim görecek bunları? Görenleri susturursak, “yürü git işine, yoksa senin de sonun bu olur” dersek nasıl sağlanacak haklı ve güzel bir düzen?

Burada vicdan girer devreye. Yüreğine ve vicdanına soran, dürüst olmayı seçen görür. Ama vicdan da kalmamışsa bir insanda söylenecek söz yoktur. Bana dokunmayan yılan varsın dilediğini yapsın dersek, o yılan gün gelir bizi de sokar.


Görmek lazım. Kaçmamak, iyi bakmak, vicdanı taze tutmak lazım! Merhamet ve acıma duygularımızı unutmamak lazım. Çünkü biz de her an başkalarının merhamet ve acımasına muhtaç kalabiliriz.

Şadan HERGÜNER


 
Gezergen Tasarım by Gezergen Blog