Translate


Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta, zenginliğinden başka özelliği olmayan bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir...


Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa, “Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem.” der. Diyojen, kenara çekilerek, gayet sakince şu yanıtı verir:

“Ben çekilirim!”

Manevi duyguların, değerlerin daha bir anlam kazandığı şu günlerde böyle bir konuya değinmek istedim. Yukarıda ki örnekte çok keskin bir zekanın inceliği olduğu gibi, aciz bir üstünlük duygusu da var.

Para, mal ve ün bir insanı yücelttiği gibi, dibe de batırabilir. Önemli olan, sahip olduğun her tür zenginliği, başkalarıyla paylaşabilecek zenginliğe sahip olmaktır. Paylaşılan her şey kişiye çoğalarak geri döner. Bunun bilincinde olanlar farklı bir zenginlikle yaşarlar hayatı. Karşılıksız vermenin huzuruna varanlar, en çaresiz kaldıkları anda beklemedikleri kolaylıklarla, bereketlerle karşılaşırlar.

Hoşgörülü ve alçak gönüllü olmak ise en güzel erdemlerdendir. İnsanlar farklı çizgilerde yaratılmıştır. Yaşamları da farklı statülerde gelişir. Kimisi eğitimli, kimisi cahil, kimisi parasız, kimisi de zengindir. Kimisi ortalarda bir yerlerdeyken kimisi de en tepelerdedir. Önemli olan üstün olanın, olmayana anlayışlı ve hoşgörülü olmasıdır. Onu hor görmek, küçümsemekse bir gönülü kırmaktan başka bir şey değildir. Bu tarz bir davranış üstün olanın egosunu tatmin etmekten öteye gidemez. Oysa tam tersi bir davranış kişiyi daha da üstlere çekecek, başkalarının gözünde gerçek bir “Zenginlik Örneği” olmasını sağlayacaktır. Bence gönlü zengin olmak, cebi zengin olmaktan daha yücedir. Hele ikisi bir arada olursa, işte o zaman en yücedir.

Mal, mülk ve ün sadece dünyaya ait maddi değerlerdir. Öldüğümüzde hiç birini yanımızda götüremiyoruz. Ama paylaştığımız her şeyi; bu mal olur, para olur, bilgi olur, dünyada başkalarına bırakmış oluyoruz. Onları mutlu ediyor, önemsiyoruz. Yani bir işe yarıyoruz. Hem de farklı bir işe...

Bu nedenlerle diyorum ki, paylaşmak kadar çoğaltan bir şey yoktur. Sevginizi, bilginizi, paranızı sadece ailenizle değil başkalarıyla da paylaşın. İnsanlara karşı hoşgörülü ve alçak gönüllü olun ki, başkaları da örnek alsın.

Sevgiyle kalın.

Şadan Hergüner

KADIN DA ALDATIR


Bu Pazar konumuz; kadının aldatma nedeni. Ama ben diyorum ki yine önce bir fıkrayı size aktarayım, ardından konuyla ilgili yorumlarımı yazayım.


AGOP VE ELENİ

Agop ile Eleni evlenmişler ve cicim ayları bittikten sonra Agop eve gelip koltuğuna kurulur kurulmaz, gazeteyi yüzüne çekip Eleni'yle hiç ilgilenmez olmuş.

Günlerden bir gün Eleni Agop'tan ilgi beklentisi ile;

- Bre Agoppp! Mutfağın penceresi bozuldu, yaparsiinnn?

Agop, gazeteyi yüzünden indirmiş, gayet sinirli bir şekilde;

- Niye, ben pencereciii?

Ertesi gün Eleni yine ilgi görmek umuduyla,

- Bre Agoppp, mutfağın musluğu bozuldu yaparsiinnn?

- Niye, ben muslukçiii?

Bir sonraki gün,

- Bre agoppp, tuvaletin sifoni bozuldu, yaparsiinn?

- Niye, ben pokçii?



Ertesi gün eve gelen Agop bir bakar herşey tamir edilmiş!

- Kuzum Eleni, bunları sen yaptinn?

- Yoo...

- Eee, kim yaptı peki ?

- Bilirsin, kapıcı Carlos'un bende gözi vardır, yaparsin? dedim, o da dedi “Yapariim, ama bir şartla.”

Agop merak içinde sorar,

- Neymis?

-Eee, dedi bana, “Ya benimle yatarsin, yada bir pasta yaparsin!”

Agop rahatlar,

- Peki kuzum, ne pastası yaptin?'

Eleni sinirlenir;

- Niye ben pastaciii?

Ahh, benim garibim Eleni, Agop’u aldatmasın da ne yapsın?

Evet, kadın da aldatır ama erkeğin nedenleri ile değil. Kadın kocasından ilgi görmüyorsa, erkek için değerli olduğunu hissetmiyorsa, sahiplenilmiyorsa bu yüzden kendini güvensiz hissediyorsa aldatır. İyi giden bir evliliği olduğu halde eşi onu aldattıysa intikam almak için aldatır. Ama bu durum psikolojik bozukluk ve depresyon gibi sorunları beraberinde getirebilir. Çünkü kadın sadece macera olsun diye aldatmaz.

Evlilik uzmanları şunu söylüyor: Kötü bir evliliği olan kadın, başka erkek bulma isteğiyle de aldatır. Bu tarz aldatmalarda kadın durduk yerde kendini maceraya atmaz. Eşinden memnun değildir, onu maddi manevi yetersiz buluyordur. Bu sebeple başka bir erkeği garantilemek ister. Boşanmadan yeni bir olay yaşayacağım diyerek bunun altyapısını hazırlar. Dolayısıyla aldatır ve eski eşiyle boşanır. Yenisiyle evlenir ya da beraber yaşar. Sadece hormonel nedenlerle aldatan, farklı cinsel paylaşımlar yaşamak isteyen kadın sayısı yüksek değildir. Kadın severse, aşık olursa, yapısı gereği iki eşliliği kabul etmez, birine bağlı olmak ister. Garanti altına almak istemesi, ait olma duygusuyla hareket ettiği içindir. Eğer eşiyle arası bozuksa, evlilik kağıt üzerinde sürüyorsa bir garantör arar. Gerek duygusal, gerek ekonomik nedenler. Dolayısıyla o garantiyi bulduktan sonra birincisinden boşanır. Bu aldatma mıdır değil midir, tartışılır. Daha çok bitmiş bir evliliğin sürecini hızlandırmak için destek arayışıdır.

Fiziksel aldatmalar çok can yakar ama bence asıl acı olan çiftlerin birbirini farklı konulardaki yalanları, gizlilikleri ile aldatmalarıdır. Kendilerini saklamaları, açık olmamaları ve arkaları sıra oyunlar çevirmeleridir. Kimsenin kimseyi aldatmadığı ilişkiler diliyorum.

Sevgiyle kalın.

Şadan HERGÜNER

ÇAPKINLAR KULÜBÜ



Pazar eğlencesi olsun diye bir fıkrayı sizlerle paylaşmak istedim. Biraz gülmek için. Ardından da kendi yorumumu sizlere ileteceğim.

İKİ KADIN

Ölüm sonrası yaşamda iki kadın karşilaşir ve konuşmaya başlarlar.

- Selam, benim adım Wanda.
- Selam, benimki de Slyvia, sen nasıl öldün?
- Donarak öldüm.
- Ne kadar korkunç.
- Yok, o kadar kötü değildi, soğuktan titremem geçince ısınmaya başladım ve uyku bastı, sonunda huzur dolu bir ölüm.
- Peki, sen nasıl öldün?
- Ağır bir kalp krizi geçirdim. Kocamın beni aldattığını sandım, onu iş üstünde yakalamak için eve erken geldim, fakat evde tek başina televizyon seyreder halde buldum.
- Sonra ne oldu?
- Kesinlikle evde başka bir kadının olduğundan emindim, bütün evi aramaya başladım. Çatiyi, yatakların altını her yeri aradım fakat bulamadım. Ararken aşirı yorulmuşum, kalp krizi geçirdim ve öldüm.
- Ah be güzelim bir de derin dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşiyor olacaktık...

Ah şu çapkin erkekler. Uçkurlarına sahip olamadıkları için kadınları ne zor durumlarda bırakıyorlar. Erkek milletine hiç güven olmaz. Hele de gözü sürekli farklı hatunlarda olanlarına… Bu türün dizginlerini ne kadar sıkı tutsanız da yapacaklarından geri kalmazlar. O nedenle kadınların seçtikleri erkekleri evlenmeden önce sıkı bir testten geçirmeleri lazım. “Aman nasılsa evlendikten sonra düzene girer” diye düşünmek çok yanlıştır, çünkü değişmezler. İyisi mi çapkinlik kokusu alıyorsanız bir erketen, hiç hayatınıza sokmayın.

Erkekler tek eşli olamazlar, bu doğalarına ters gibi açıklamalar yapılsa da pek inandırıcı gelmiyor bana. Eşlerine sadık kalanlar nasıl beceriyor bu işi? Bana göre çapkinliktan vazgeçemeyen erkeklerin evlenmemeleri gerek. Bekar kalsınlar ve ne istiyorlarsa yapsınlar. Ne diye evlenip de bir kadının canını yakıyorlar.

Bu arada geçen gün radyo programımda kullandığım bir araştırma haberinde, yaz mevsiminde aldatmaların artığını ögrendim. Nedenine gelince; yazın iş yerlerinde ve çevrede açık kıyafet giyenler fazlalaştığı için aldatma eylemi de artıyormuş. Bu durumda bir an önce havaların soğumasını, kat kat giyinmeyi beklemekten başka çare kalmıyor galiba.

Keyifli bir Pazar günü dileklerimle, sevgiyle kalın.

Şadan Hergüner
 
Gezergen Tasarım by Gezergen Blog